Otoyol hipnozu olarak da bilinen bu durumun sürücüler tarafından çok can sıkıcı bir durum olduğunu az çok hepimiz tahmin etmişizdir. Özellikle son zamanlarda yoğun hayat temposuna bağlı stres düzeyinizde artış görüyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var.
“Peki nedir bu hipnoz durumu?” diyorsanız hemen açıklayalım.
İlk önce bu sendromun neden olduğuna bir bakalım: Özellikle fiziksel ve zihinsel yorgunluk bu sendroma davetiye çıkarıyor.
Örneğin gece yetersiz bir uyku çektiniz ve sabah kalkıp düzgünce hazırlanamadan doğruca işe koşturdunuz. Beyniniz sizi ayık tutmak için çok fazla enerji harcayacaktır, günün sonunda eve dönüş yolunda en ufak bir oturmanız bile rahatlamanıza sebep olacak; bu rahatlık da uyku ihtiyacına dönüşecektir.
Bu gibi durumlarda insan beyni tıpkı otopilot modu açmış gibi çalışır. Sürersiniz ancak neden sürdüğünüzü bilmezsiniz, yolu ezbere biliyorsunuzdur çünkü. Trafik kurallarına otomatikmen uyar, derin derin düşüncelere dalarsınız. Ancak en ufak bir dalgınlık bile sizin veya bir başkasının ölümüne/yaralanmasına sebep olabilir.
Dümdüz yollardaki beyaz çizgiler, bu sendroma yakalanma riskinizi önemli ölçüde arttırır.
Düz bir yolda gittiğinizde genelde sağa veya sola dönüşler çok fazla olmadığından yoldaki beyaz şeritlere bakarak aslında bu sendroma yakalanma riskinizi arttırmış oluyorsunuz.
Daha virajlı, kalabalık ve manzaralı bir yolda sürdüğünüzde beyniniz sizi tetikte tutmak için daha fazla çaba harcayacaktır. Sonuçta kalabalık bir trafikte sürüş yaparken birçok kez dur – kalk yapmak zorunda kalıyorsunuz.
“Yok mu bu durumdan kaçınmanın bir yolu?” diye sorduğunuzu duyar gibi olduk. Aslında birçok yöntemi var, işte onlardan bazıları:
- Yüksek sesle müzik dinlemek: Beyninizi aktif tutar.
- Radyoda konuşma programlarını dinlemek: Beyniniz sizi konuşmaya odaklayacağından uyanık kalmanız daha olası.
- İyi bir pozisyonda oturmak: Kan akışınızı düzenler.
- Yola çıkmadan önce kahve içmek: Önemli ölçüde uykunuzu kaçırır.
- Gün ışığında yola çıkmak.
- Kendinizi aşırı uykulu hissettiğiniz durumlarda durup mola vermek.
Aslında bu olayı vücudumuzun bizi otopilot moduna alması gibi düşünebiliriz. Örneğin; bisiklet sürerken, yürürken ve örgü örerken de otopilot moda geçiyoruz.
Örneğin bisiklet sürdüğünüzde bunu bir zaman sonra bilinçsiz olarak yapmaya başlarsınız ancak kendi kendinize “Ben şu anda bisiklet sürüyorum” dediğinizde ani bir panik haline girip dengenizi kaybettiğiniz durumlar yaşarsınız. Tabii bu sadece en bilinen örneklerden birisi, bunu yürürken de düşünürseniz aynı sonucu almanız kuvvetle muhtemel.
Bunu araba sürmeyle bağdaştırdığımızda deneyimli sürücülerin artık bunu bir zaman sonra otomatik olarak yaptığını söyleyebiliriz. Genelde “çoklu görev becerisi” dediğimiz multitasking olayı özellikle bu gibi durumlarda oldukça yaygın görülür. Hâliyle bu tarz durumlarda sürücü, eve ne zaman geldiğini, nasıl sürdüğünü unutmuş olabiliyor. Hatta bu olayın bilimde bir adı bile var “Humphrey Yasası”.
Bunun bilimsel olarak bir adı var diye güzel bir sendrom sanmayın, çoğu sürücü bu hipnoza kapıldığı için çevresindeki kaza tehlikelerinin birçoğundan haberdar olamıyor. Özellikle altını çizerek söylemek gerekir ki: Uykusuz araç kullanımı, kandaki %0.05 oranında alkollü araç sürüşünden daha tehlikeli.