Galata Kulesi’nin eteklerinde, Saint Benoit Fransız Lisesi’nin hemen arkasında, Tophane’nin sırasında bulunan Lülecihendek Caddesindeki 46 kapı numaralı bu harikulade apartman, sokakta yürürken kendine has mimarisiyle hemen göze çarpar. Galata surlarının ayakta kalan tek duvarının hemen karşısında bulunan bu tarihi apartman beş katlı olup her katta dört daire bulunur, anlayacağınız toplam yirmi daireden müteşekkil. Ayrıca ön cephede hemen dış kapının iki tarafında birer ufak dükkân ve bodrum katında bir kapıcı dairesi ile arka cephesinde ufak bir bahçesi var. Her dairenin, binanın damında kendisine ait, zamanında banyo olarak kullanılan küçük odaları ile bodrumunda ufak kömürlükleri mevcut. Binanın koridorlarındaki ikonik tavan işlemeleri, kandil koymak için holde yer alan duvar oyuntuları, tırabzanları, pervazları kısmen korunmuş, fakat eskiden banyo olarak kullanılan odalar ve kömürlükler ile ardiye için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Duvar genişlikleri kimi yerlerde yirmi santimi bulan dairelerin tamamı iki oda ve bir salondan müteşekkil, daireler yaklaşık dört metre tavan yüksekliği ile 80 metrekare civarı kullanım alanına sahip. Binanın dördüncü katından itibaren İstanbul Boğazı’nı görmek mümkün, hem de Aziz Nesin’in meşhur hikâyesinde anlatıldığı gibi zıplayarak değil, oturduğunuz yerden. Hele terasından bakılınca bütün İstanbul Boğazı ve tarihi yarımada ayaklarınızın altına seriliyor.
Beyoğlu’nda doğup Türkiye’ye yayılan kentleşme sürecinin başlangıcını apartman kültürüyle sembolize edecek olursak, Papadopulos Apartmanı bunun ilk örneklerinden birini temsil eder. Bu apartman, inşasından bugüne kadar dış cephe boyası hariç neredeyse hiç tadilat geçirmemiş bir bina. Günümüzde tarihi eser statüsüne alınan binada, restorasyon için Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan izin alınması zorunlu olduğundan, tabiri caizse binaya çivi çakmak bile kanunen imkânsız. Lakin tarihi sit alanı olan bu mevkide, bitişik binalarda misli türden başka çalışmalar nasıl yapılabilmiş anlamak mümkün değil.
Yıllar içinde, aynı muhitte, hemen üst cadde Serdar-ı Ekrem’de bulunan ünlülerin tercihi Doğan Apartmanı ne kadar meşhur olmuşsa, Papadopulos Apartmanı o kadar sıradan bir apartman hüviyetinde kalmıştır.
Her iki apartman arasında benim gözlemleyebildiğim belli başlı farklılıkları şu şekilde özetleyebilirim:
⦁ Doğan Apartmanı 1890’lı yıllarda, “U” şeklinde, İtalyan mimari tarzıyla inşa edilmişken, Papadopulos Apartmanı’nın mimarisi, daha özgün bir mimari geleneğin devamı niteliğindedir.
(Fotoğraf: Dr. Altar Kaplan)
⦁ Hakkında Prusya Elçiliği’nden Doğan Apartmanı’na adlı kitap yazılarak belgeseli çekilen Doğan Apartmanı tanınmak için ne kadar çaba harcadıysa, Papadopulos Apartmanı tanınmamak için o kadar çaba harcamıştır.
⦁ Doğan Apartmanı tipik burjuva apartmanıyken, Papadopulos Apartmanı tipik bir proletarya apartmanıdır.
⦁ Doğan Apartmanı bütün İstanbul’a yukarıdan, bir kasıntı edasıyla bakarken, Papadopulos Apartmanı İstanbul’a onun hizasından, kendisi de baktığı şehrin bir parçası olduğunu bilgece keşfetmişçesine bakar.
⦁ Doğan Apartmanı müstakil otoparkıyla döneminin varlıklı apartman çocuğuyken, Papadopulos Apartmanı kapı önünden ibaret umumi park yeriyle sokak çocuğudur.
⦁ Doğan Apartmanı’nda fotoğraf çekmek, içeri girip dolaşmak yasaktır. Bina güvenlik kameralarıyla sürekli kontrol altında tutulur, sözümona “yaklaşmayınız” diyen heybetli kapısı her daim kapalıdır. Papadopulos Apartmanı’nda, bırakın binayı dilediğinizce gezmeyi, terasında Boğaz manzarası karşısında sevgilinizle sevişebilirsiniz bile…
⦁ Doğan Apartmanı Üsküdar sahilinde ayaklarınızı denize sokup çekirdek çitlerken sizi dikizleyecek kadar pervasızken, Papadopulos Apartmanı en fazla Karaköy’den bindiğiniz vapur demir alıncaya kadar size göz kırpar. O kadar mütevazıdır.
⦁ Doğan Apartmanı endüstriyel yönü ağır basan Eşkıya, Muhsin Bey gibi filmlere, birçok reklam setine ve klip çekimlerine ev sahipliği yaparken, Papadopulos Apartmanı bağımsız filmlere ve amatör sanatçılara ev sahipliği yapar. Bu açıdan Doğan Apartmanı her daim ek gelir elde eden ya da rüşvetçi bir memur hüviyetindeyken, Papadopulos Apartmanı sadece bina aidatıyla, yani mütevazı maaşıyla geçinmeye çalışan bir memur gibidir.
⦁ Doğan Apartmanı bir avluyu üç yanından saran dört bloktan oluşur, bir şeyleri gizlemek istercesine… Papadopulos Apartmanı yekpare bir binadır, önü arkası açık, şeffaf…
⦁ Doğan Apartmanı steril bir apartman, Papadopulos Apartmanı organik bir apartmandır.
⦁ Doğan Apartmanı zaman içinde Prusya Elçiliği, Helbig Apartmanı, Botton Han, Victoria Han ve en sonunda Kâzım Taşkent’in İsviçre dağlarında kayak yaparken ölen oğlu Doğan’ın anısına Doğan Apartmanı isimlerini almışken, orijinal adı “Les Appartements Papadopoulos Frères” olan, dilimize yerleştiği şekilde Papadopulos Apartmanı inşa edildiği günden beri ismini muhafaza etmiştir. İsmiyle alıp veremediği yoktur, adıyla ve kendisiyle barışıktır.
⦁ Doğan Apartmanı gelişen teknolojiyi takip eder, dinamiktir ve kendini zamana uydurur. Papadopulos Apartmanı’nın teknolojiyle uyumu, çatısındaki televizyon antenlerinden ibarettir. Örneğin Doğan Apartmanı’nda terasa asansörle, Papadopulos Apartmanı’nda dik, çıkması meşakkatli merdivenleri tırmanarak çıkarsınız. Dolayısıyla Papadopulos Apartmanı’nda yaşlılar alt katlarda oturur, toprağa yakın yerlerde. Oysa Doğan Apartmanı’nda hangi katta, hangi yaş grubunun oturduğunu tahmin edemezsiniz, kimin genç kimin yaşlı olduğunu anlayamazsınız.
⦁ Toplam 51 dairenin olduğu Doğan Apartmanı’nda büyüklüğü 90 ile 300 metrekare arasında değişen dairelerin fiyatları milyon dolarları, kiraları on bin dolarları bulurken, Papadopulos Apartmanı’nda dairelerin fiyatları ortalama 500 bin TL, kiraları 1.000 TL civarıdır. Bu açıdan iki apartman arasındaki jargon farkı ironiktir. İsmi özbeöz Türkçe olan o apartman yabancı para birimine itibar ederken, ismi Türkçe olmayan bu apartman Türk para birimine itibar eder.
⦁ Güvenlik görevlileri, temizlikçileri, apartman müdürüyle Doğan Apartmanı bir sermaye şirketi gibi çalışırken, Papadopulos Apartmanı tek apartman görevlisiyle esnafmışçasına çalışır. Bundan sebep o çalışanı da sigortasızdır.
⦁ İkamet için Doğan Apartmanı’nı meşhur insanlar tercih ederken, Papadopulos Apartmanı’nı ekseriyetle sıradan insanlar ile amatör sanatçılar ve öğrenciler tercih eder. Örneğin oyunu Komünist Partisi’ne attığını söylediği halde şehrin adını verdiği kızını normalde gitmesi gereken mahallenin semt ilkokulu Okçu Musa İlköğretim Okulu’na değil de özel bir okula gönderen; Doğan Apartmanı’nın Boğaz’a bakan cephesinde bulunan dairesindeki iki pencere arasındaki duvarı kaldırıp bir zevksizlik abidesi olarak yekpare pencereye dönüştüren ünlü şovmenimiz (tarihi bir yapıya, böyle bir müdahale yapmayı nasıl içine sindirdiği, nasıl olur da kimsenin bu duruma müdahale etmediği ya da ilgili kurumlardan bu müsaadeyi nasıl alabildiği muallak…) gibileri oturmuyor Papadopulos Apartmanı’nda; belki de o yüzden inşa edildiği günden beri dış görüntüsünde bir değişiklik yoktur.
⦁ Doğan Apartmanı Galata Kulesi’yse, Papadopulos Apartmanı Beyazıt Kulesi’dir.
Hiç ortak yönleri yok mu derseniz; katlar boyunca yinelenen benzer uzamlarla birlikte, kapıyı açmak, sifonu çekmek, elektrik düğmesine dokunmak gibi temelde benzer hareketleri yapan, daireden daireye yankılanan hayatları barındırmaları ve aynı muhitte olmalarının dışında her iki binanın da dış cephe rengi sarının birbirine yakın tonlarıdır. Fakat Papadopulos Apartmanı’nın sarısı Van Gogh sarısıdır. Diğerini ben söylemeyeyim ayıp olur, zaten siz neyi kastettiğimi anladınız…
Son olarak söylemeden geçemeyeceğim; apartmanın Boğaziçi Köprüsü yönündeki cephesinde bulunan, Hoca Ali Camisi’nin tam karşısındaki apartmanın çatısına yıllar önce kaçak teras katı inşa edilmesi nedeniyle Papadopulos Apartmanı’nın manzarası kısmen kapanmış, defalarca bu durum ilgili mercilere iletilmesine rağmen söz konusu apartmanın sahibi olan vakfın siyasi iradeyle olan derin bağlantıları nedeniyle şehrin göbeğindeki bu kaçak yapılaşmaya müdahale edilmemiştir.
Ahmet Agâh – Papadopulos Apartmanı (Syf:30-37)