Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesiyle ilgili konuşan Akademisyen Esen, “Seçime gidilen süreçte Türkiye, Körfez parasına muhtaç hale geldi. Davayı devretmek aslında bir hediye” dedi.
POLİTİKA SERVİSİ
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2018 tarihinde Suudiler tarafından öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı hakkında yürütülen davada savcılık, dosya hakkında durma kararı verilerek, yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanması için gerekli usul işlemlerinin yapılmasını istedi. Konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise davanın devrine ilişkin olumlu yaklaştıklarını ifade etti. AKP’li Cumhurbaşkanı Kaşıkçı cinayetinin ardından Suudi Arabistan yönetimine yüklenerek, “Türkiye Cumhuriyeti olarak Cumhurbaşkanı sıfatıyla da bu süreci takip etmek, kovalamak bizim hem siyasi hem insani görevimizdir” açıklaması yapmıştı. Aradan geçen sürede Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan ile normalleşme adımlarının atılması sonucu söylem değişti. Artık davanın Suudi Arabistan’a devredilmesi gündemde. Bu manevra sonrasında, “Ekonomik krizi yönetemeyen iktidar, sıcak para arayışı için rotasını kırdığı Suudi Arabistan’a davayı vererek elini güçlendirmek mi istiyor?” sorusu kamuoyunda yankılandı.
2 Ekim 2018’de öldürülen Kaşıkçı davasıyla ilgili değerlendirme yapan Siyaset Bilimci Akademisyen Berk Esen, yapılan bu hamlenin pragmatik bir hamle olduğuna vurgu yaparak, “Kaşıkçı bir cinayetine Türkiye hükümeti herhalde dünya içinde en sert tepki gösteren hem ülkelerin başında geliyordu. Bu dava üstünden Suudi Arabistan rejimini çok sert ifadelerle Türkiye’yi çok uzun süre boyunca eleştirmişti. Yaklaşık 2,5 sene sonra tekrardan başladıkları noktaya dönmeleri ve bu davayı Suudi Arabistan’a bırakmaları, son dönemde Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki gelişmelerin toparlanmasıyla açıklanabilir. Tamamıyla bir reel politik yani son derece pragmatik koşullarla hani verilmiş bir karardır” dedi.
Türkiye’nin kendi sınırları içerisinde işlenen bir cinayeti Suudi yargısına bırakmasını çarpıcı bir karar olarak nitelendiren Esen, “Kaşıkçı cinayeti Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda gerçekleşti. Cinayetin planlanma sürecinde bütün eylemler Türkiye’de yapıldığı için bu davayı soruşturması gereken Türkiye yargısıdır. Bu bakımdan Türkiye aslında belli oranda egemenliğini Suudi Arabistan’a bırakmış oluyor. Çünkü, kendi toprakları içerisinde işlenen bir cinayetin soruşturmasını başka bir devlete bırakıyor” dedi.
DEVİR KARARI ‘HEDİYE’
İktidarın sıcak para arayışı doğrultusunda Körfez ülkeleriyle yakınlaşmaya çalıştığını ifade eden Esen, şunları söyledi: “Cemal Kaşıkçı cinayetinin yargılanma sürecini Suudi Arabistan’a devretmek aslında bir hediye. Tabii bu noktada Suudi Arabistan hükümetinin alacağı tavrı takip etmek gerekiyor. Çünkü, artık seçime gidilen süreçte Türkiye, Körfez parasına muhtaç hale geldi. Yani aslında sadece Suudi Arabistan değil. Birleşik Arap Emirlikleri’yle de ilişkilerin düzeldiğini görüyoruz. Erdoğan’ın bu ülkelerden yatırımların Türkiye’ye çekilmesi anlamında bir beklentisi var. Açıkçası Türk lirasının da değer kaybetmesiyle birlikte bir anda Türkiye bu ülkeler açısından çok ideal bir yatırım yeri haline geldi. Büyük ihtimalle biz önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilerin toparlanmasına tanık olacağız.”
Erdoğan’ın 2023 seçimlerini kazanıp kazanmayacağının net olmadığını belirten Esen, “Söz konusu ülkeler, Erdoğan’ın 2023 seçimlerini kazanıp kazanmayacağını bilmediği ve muhalefetin de son dönemde bir ivme yakaladığını gördüğü için büyük ihtimalle uzun vadeli bir anlaşma yapmak istemeyeceklerdir” diye konuştu.
Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun