Ayşenur Arslan Günün Köpüğü’nde yazdı: DEM ne diyor?

Darbeler, operasyonlar, felaketler, acılar.. Memlekette hepsinin (tabiri bağışlayın) raf ömrü 24 saat. Hiçbir konuyu bir hafta gündemde tutup konuşamıyoruz.

Mesela t24’te Tolga Şardan’ın yazısındaki iddia: Özel harekatçılar uyuşturucu sevkiyatında yakalandı. Uyuşturucu görünenden çok çok daha ciddi bir sorun. Çocuklar 11-12 yaşında ağa takılıyor. Sonra ortalık, uyuşturucudan kendini kaybetmiş gençlerin silahlı, bıçaklı saldırılarıyla kaynıyor. Adalet Bakanı’nın söylediğine göre her üç suçtan ikisi uyuşturucu bağlantılı.
Konuşuyor muyuz? Hayır!

Zaten bu korkunç tabloyu, cumhuriyet altının tarihte ilk kez asgari ücreti geçmesi, Kartalkaya yangın faciasında Turizm Bakanı’nın sorumluluğu konuşulmasın diye her şafak bir operasyona uyanıyoruz.
Bugün de öyle oldu. İstanbul’da çok sayıda CHP’li belediye yöneticisi “kent uzlaşısı” nedeniyle gözaltına alındı.

Öyle bir açıklama geldi ki bu konuda, zannedersiniz belediyeler terör karargahı olmuş.

Kendisi olmayacak bir yerden “terör propagandası” ile suçlanıp yargılanacak biri olarak -anlayacağınızı düşünüyorum- daha fazla yorum yapmak istemiyorum.

Zaten, yoruma ne gerek var, savcılığın bilgi notundaki şu ifade her şeyi anlatıyor:

“Türkiye’nin batı illerinde farklı kesimlerle diyalog/ittifak zemini arayışına girildiği, bu çerçevede “Kent uzlaşısı” formülü kapsamında gerçekleştirilen görüşmeler/müzakereler ile anlaşma sağlanan İl/İlçelerde aday göstermeme, kendi adayını farklı partiler bünyesinde aday gösterme, belediye meclislerinde kontenjan elde etme vb. cihetine gidildiği…”

Bu herkesin bildiği bir durum değil miydi? Diyalog sözcüğünü biz en çok kimlerden duyduk? Cumhuriyet düşmanı, tarihi sorularla dolu HÜDA PAR ile ittifak olur da DEM ile olamaz mı? Seçimde daha çok oy almak için açık bir politika ile ittifak yapmak ne zaman suç oldu?

Burada iktidarın tutumu açık. CHP’nin başına neler gelebileceğini, “getirdikleriye” saklamadan gösteriyor. Sorsanız “olay yargıda, yargıya parmak sallanmaz” diyecekler.

Benim asıl merak ettiğim DEM’in ne diyeceği… Ne tepki vereceğiydi.
Eş genel başkan Tülay Hatimoğulları bugün grup toplantısında uzun uzadıya Öcalan’ın tutumunu yorumladı. Vermesi beklenen mesajın arka planını anlattı.

Her paragrafında “barış” sözcüğü geçen konuşmasında kent uzlaşısı operasyonuna sanki teğet geçer gibi değindi. Meseleyi Van Büyükşehir eş başkanı Zeydan’a verilen cezayla birlikte ele alıp şöyle dedi:

“İktidar açıkça nifak tohumları ekmeye çalışmaktadır ve bu akıl tutulmasında vazgeçin. Bakın bu iktidar diyalogdan mı dönmek istiyor? Bu soruyu altını kalın kalın çizerek soruyoruz. Ey iktidar, bu uygulamalarınla, Van Belediyemize dönük bu cezalandırma sistemi ile diyalogdan dönmek için bahane mi arıyorsun?”

Savcılığın diyalog ve ittifakı suçladığı bir günde ilginç bir soru bence. Ne var ki savcılık açıklamasında “taraflar” açıkça zikredilirken DEM açıklamasında bir kez bile CHP’nin adı geçmedi.

Ne olduğu belirsiz bir süreci baltalamamak için, “yol kazalarını görmezden gelmek” midir bu?

Ülkenin kurucu partisi böyle bir saldırıyla karşı karşıya iken Öcalan’a kilitlenip kalmak barış getirebilir mi?

İnsanın aklına neler neler geliyor!

Acaba DEM bu gündemle meşgul iken CHPye saldırmanın eş zamanlı yürümesinde bir “SİYASİ MÜHENDİSLİK” söz konusu mu!

Yoktur değil mi!

Bence de!!!